Meci Noderi |
Lazona'da
yaşam, doğaya karşı amansız bir mücadeleyi gerektirir. Aileler birçok
durumda birbirleri ile karşılıksız ve koşulsuz dayanışma ve yardımlaşma
içinde olurlar. Bu, yaşamın her alanını içine almakla birlikte en çok
ekim, hasat, ev yapımı, yük taşıma, teknelerin denize indirilmesi ya da
çekilmesi gibi zor işlerde ortaya çıkar. Ölüm, doğum, evlilik gibi
insanların daha çok manevi dünyalarına seslenen durumlarda da dayanışma
çok yoğun olarak yaşanır.
Lazona'da
aileler arasındaki bu dayanışma en güzel biçimiyle imecelerde ortaya
çıkar. Genellikle kadın ve erkek imeceleri ayrı ayrı yapıldığından
isimleri de farklıdır; kadınların imecesine noderi, erkeklerin imecesine de meci
denilmektedir. Ama işin durumuna göre kadın ve erkek imecelerinin bir
arada yapıldığı da olur. İmeceler bir ailenin tek başına yapamayacağı ya
da yapabilse dahi uzun zaman alabilecek işlerde gerek duyulan toplumsal
örgütlenmelerdir. Öte yandan imeceler, Laz kültürünün var olma,
geleceğe taşıma ve kendini yeniden üretme alanları olmaları bakımından
da öneme sahiptirler.
Lazona'da
imeceye katılmak erkek ve kadınlar için aynı zamanda bir eğlence
anlamına gelir. Bü yüzden ailede kimin imeceye katılacağı bir başka
açıdan sorun olur çünkü her yetişkin imeceye katılmak ister.
Ağır iş
yaşamının daha çok kadınların üzerine yüklendiği Lazona'da kadın
imeceleri erkek imecilerine göre daha katılımlı, coşkulu ve eğlenceli
olabilmektedir. İlk baharda tarlaların ekiminden odun taşımaya ve
ekinlerin hasadı dahil bütün işler noderi denilen kadın imeceleri ile yürütülür. Bir kadının en iyi yine bir kadın tarafından anlaşılabileceği düşünülürse bu ahenkli imeceler daha iyi anlaşılacaktır. Zira erkekler arasında
husumet dahi olsa kadınlar bunu kendi aralarında bir sorun haline
getirmezler ve birbirlerine yardım etmekten vazgeçmezler. İmecelerde
özellikle kadınlar açısından dayanışma duyguları doyuma ulaşır. Yeni
dostluklar gelişir, iş yaşamının ağırlığı ve dağınık yerleşimden dolayı
nadiren buluşabilen kadınlar bir araya gelirler. İmecede iş şarkıları
söylenir. İş sırasında ve arasında kadınlar gruplar halinde şarkılarla
karşılıklı atışmalarda bulunurlar.
Öte
yandan genç kızlar imecelerdeki çalışkanlıkları ile göze girebilmekte ve
evliliklerin yolu açılabilmektedir. Bu yönüyle imeceler düğünlerle
birlikte kadınların sosyal ihtiyaçlarını karşılayabildiği mekanlardır.
İmecelerin
diğer bir özelliği de her imecenin bir liderinin bulunmasıdır. Bu
kişiler nüktedanlığı, toparlayıcılığı ve konuşmaları ile köyün en
beğenilen insanlarıdır. Önemli olan çok iş yapmaları değil insanları
eğlendirerek, yüreklendirerek, dayanışmaya coşku katarak imeceyi
renklendirmeleri, çekici hale getirmeleri ve iyi bir dayanışma
örgütlemeleridir. Çoğu zaman insanlar liderin kim olduğuna bakarak
imeceye istekle katılır ya da katılmak istemezler.
İmecelerin
en çok beğenilen diğer yanı ise o gün hazırlanan özel yemeklerdir.
İmeceyi düzenleyen aile o güne has en güzel yemekleri hazırlar. Laz
böreği ve baklavası imecelerin gözde tatlılardır. İmece hazırlığı birkaç
gün öncesinden başlar. Bunun için yemekleri beğenilen biri aşçı olarak
görevlendirilir.
Erkek
imeceleri ise genellikle ağır işlerin yapılmasında örgütlenirler. Ev
yapımı, büyük ağaçların taşınması, kayığın karaya çekilmesi ve
yüzdürülmesi en önemlileridir. Ayrıca yol yapımı ya da onarımı gibi
köyün ortak işleri de erkek imeceleri ile yapılır.
Yaşlıların
anlatımlarına göre, bundan elli yıl öncesine kadar, aileler insanları
imeceye çağırmak için tek tek evleri dolaşmaz, köyün hakim noktasından
yüksek sesle bağırarak imece haberini duyururdu. Hatta bu yöntem başka
köylerden insanları çağırmak için de kullanılırdı ki Laz kültüründe
imeceye katılmamak ancak çok geçerli bir mazeretle mümkün
olabilmekteydi.
Erkek
imecileri, kadın imecilerine göre daha gürültülü ve güç gösterilerine
dönüşürdü. En ağır yükü kaldıran, en çok yük taşıyan ya da iş yapan kişi
diğerlerine karşı kendini üstün hissederdi ve herkes tarafından saygı
duyulur, büyüklüğü kabul edilirdi.
Erkek imecelerinde ho ho ho hoooooy! Bağırışları
ile yankılanır her yer. Hep birlikte ağır bir yükü kaldırabilmek için
ön hazırlık, motivasyon ve eş zamanlı yoğunlaşma gereklidir. Helessa yalessa sözleri ile başlayan şarkı bu hazırlığı anlatır. Son aşamada ise hep birlikte ho ho ho hoooooy! bağırışları yankılanır ve yük kaldırılır.
Erkek
imeceleri hakkında ilginç anlatımlar bulunmaktadır. Ağaç taşıma
imecesinde çok sayıdaki kişi büyük bir ağacı kaldıramamaktadır. Onca
çaba boşa çıkar. Bunun üzerine bir çare düşünülür. Katılımcıların
coşkusunu arttırmanın tek yolu tulum sesidir. Tulumcu gelir. Taşınacak ağacın üzerine oturur. Tulum şişer ve çalmaya başlar. Coşkuya kapılan imececiler helessa yalessa heyya moli yassa hissa hoooy!... sözleri ile coşku doruğa çıkar ve ho ho ho hoooooy!... bağırışları ile ağaç kaldırılır. Lazona'nın kimi yerlerinde bu görevi tulumcu yerine kemençeci yerine getirirdi.
Laz kadın ve erkek imecelerinin kendilerine özgü şarkı ve rituelleri vardır. Kadın imecelerinde, özellikle ekim sırasında yamo şarkıları söylenir. Yamo, kadınlar arasında en çok söylenen ve
kadın imeceleri ile özdeşleşmiş bir iş şarkısıdır. Kadınlar tarlanın
kazılması sırasında bir araya gelirler ve hep birlikte bu şarkıyı
söylerler.
Kadın imecelerinde yapılan ve günümüzde artık unutlmuş ilginç bir rituel bulunmaktadır. Mısır ekimi imecesine katılan kadınlar işe başlamadan evvel, tarla düz
ise ortasına, eğimli ise başına bir küp koyarlar. Bu küp ulaşılacak
nihayi ortak hedefi işaret eder. Kadınlar ikişerli olup şarkılar
eşliğinde tarlayı kazmaya başlar. Kazmaların toprağa her inişini toprak
yüzeyinde kazmaların iki kez bir birine vuruşu takip eder. Böylece çok
sayıdaki çift aynı anda kazmayı toprağa vurur ve ortak bir tempoyla
birlikte ortak bir ritm yakalanmış olur. Hedef tarlanın orta ya da
başındaki küpe ulaşmaktır. Bu ise kendi içinde heyecanlı bir rekabet
doğurur. İşin sonuna doğru bütün çiftler küpün etrafında birleşirler ve
kazmayı vurup küpü kırar. Ardından herkes kazmasını küpe indirir. Küp
param parça edilir. Bu, işin bittiğini gösteren son ritueldir. Böylece
imece de sona erer.
Bu
şarkılar ve ritueller sırasında dayanışma ve birlik ruhu en üst
noktalara çıkar, herkes aynı amaç için aynı ruhla bir araya gelir, tek
vücut olur.
Ne var ki, bundan sonra yazacaklarım tatlı bir rüyadan uyanmak gibi olacaktır. Ancak artık ne Helessa yalessa ne de Yamo
şarkıları kaldı geriye. 1970'lerde çay tarımına geçilmesinin ardından
kısa sayılabilecek on-onbeş yıllık bir zaman içinde, geçmişte insanların
yaşamlarını sürdürebilmek adına yaptıkları işler yerini meta üretimi ve
para kazanma amacını öne çıkaran kapitalist üretime bıraktı. Yine de
imecelerde ifadesini bulan dayanışmanın tamamen ortadan kalktığını
söylemek çok doğru olmayacaktır. Az da olsa komşular arsında, çay
hasadı, odun taşıma ve ev yapımı gibi işlerde yardımlaşma sürmektedir,
eski coşkusunu ve anlamını yitirmiş dahi olsa...
Yazı:Lazuri sayfasından İsmail BUCAKLİŞİ
Fotoğraf:Facebook Bir zamanlar Hopa Grubundan Şadi ZORALİOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder