Arhavi ile ilgili herşey

Hiç Arhaviyi gördün mü?..Çkar Arkabi koz'iriyi?..Have you ever seen Arhavi..Arhavi,Kültürü,Tarihi,Doğal Güzellikleri,Yemekleri,Gelenekleri,Dereleri,Tepeleri,Dağı,Taşı,Herşeyi....Daha fazla fotoğraf için facebook/Arhavi Arkabi Hacişi sayfasından albümlere göz atınız...

30 Kasım 2016 Çarşamba

Uydudan Arhavi Köyleri ve Mahalleleri

Uydudan Arhavi Köyleri
Ulaşköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: Durmati1960e DİE: RıfatlıLaz yerleşimi
Yolgeçenköy- Arhavi - Artvin1876, 1928 S-Tr, K: Loma [ öZaza Lom? "bir tür göçebe Çingene." ]■ Laz yerleşimi■ Loma,

Güngörenköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: K'ap'isre/K'ap'istona [ Laz k'ap'isre "asmalık" ] 1876, 1928 S-Tr, K: KapisreLaz yerleşimi
Kavakköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: Yak'oviti [ Laz "Yakuplu" ]1946 MYK: Yakovit1516, 1928 Krz 48: İyakovitLaz yerleşimi.■ 11.5.1956 tarihli kararnameyle Kavak adı verildi. Mahalleleri: Berjena, Lancğona, Luğicğali, Medrese, Tukmeni. SN
Arhaviilçe- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: ArkabiY131 Arr: Arxabís/Arkabís (neh)■ Laz yerleşimi■ Roma döneminde sadece dere adı olarak kaydedilmiştir.
Konaklıköy- Arhavi - Artvin1876, 1928 S-Tr, K: Kordelit [ Laz k'ordeliti "kesekliyer" ]

Kireçlikköy- Arhavi - Artvin1876, 1928 S-Tr, K: BaxtaLaz yerleşimi■ Mahalleleri: Kvalamgvani, Kimote, Rakani
Gürgencikköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: K'op'tone1876, 1928 S-Tr, K: KoptonLaz yerleşimi
Dereüstüköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: Gidreva1876, 1928 S-Tr, K: GidreveLaz yerleşimi■ Mahallesi: Gogva.

Kemerköprüköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: Cgiryazeni [ Laz "iyi alan" ]1876, 1928 S-Tr, K: CiğeryazanLaz yerleşimi
Şenköyköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: Tsalen K'ut'uniti [ Laz "aşağı güdükyer" ]1876, 1928 S-Tr, K: Kutunit süflaLaz yerleşimi

Güneşliköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: Gzaynoy ona [ Laz "yollu? bahçe" ]■ Laz yerleşimi
Tepeyurtköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: Jileni K'ut'uniti [ Laz "yukarı güdükyer" ]1876, 1928 S-Tr, K: Kutunit ulyaLaz yerleşimi
Aşağışahinlerköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: Tsalen Napşiti [ Laz "Aşağı Napşit" ]1960e DİE: Aşağı NapşitLaz yerleşimi
Arılıköy- Arhavi (Ortacalar bucağı) - ArtvinL2009 A&B: P'ap'ilati [ Laz "papazlı" ]1876, 1928 S-Tr, K: PapilatLaz yerleşimi

Kestanealanköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: Ç'uk'alvati [ Laz "çömlekli" ]1876, 1928 S-Tr, K: ÇukalvatLaz yerleşimi■ Mahalleleri: Nejepuna, Oxumçkera, Unca. SN

Dikyamaçköy- Arhavi (Ortacalar bucağı) - ArtvinL2009 A&B: K'amp'arona [ Laz "mürverlik" ]1876, 1928 S-Tr, K: KamparonaLaz yerleşimi
Yukarışahinlerköy- Arhavi - Artvin1876, 1928 S-Tr, K: Napşit [ Laz jileni napşiti "Yukarı Napşit (?)" ]■ Laz yerleşimi

Üçlerköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: Hekoleni Pici [ Laz hekoleni p'ici "öteki kıyı" ]■ Laz yerleşimi
Derecikköy- Arhavi - Artvin1876, 1928 S-Tr, K: Sidre [ Yun sídêrê "demirköy" ]■ Laz yerleşimi
Ortacalarköy- Arhavi (Ortacalar bucağı) - Artvin1928 K: Ortaköy
Sırtobaköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: Ot'alaxe [ Laz "çamurlu" ]1960e DİE: OtalaxaLaz yerleşimi
Küçükköyköy- Arhavi (Ortacalar bucağı) - ArtvinL2009 A&B: Tsxuleti [ Laz "armutlu" ]1960e DİE: Suxulet
Ulukentköy- Arhavi - Artvin1928 K: Pilarget [ Laz pelergivati "leylekli" ]■ Laz yerleşimi■ Yun pelargós `leylek` sözcüğünden Lazca türev.
Başköyköy- Arhavi (Ortacalar bucağı) - Artvin1928 K: BaşköyLaz yerleşimi

Üçırmakköy- Arhavi - Artvin1928 K: Üçırmak1876 S-Tr: Orçi Başköy [ Laz orç'i ]■ Laz yerleşimi
Yıldızlıköy- Arhavi - Artvin1959 RG: Nobağleni [ Laz "kilerlik" ]■ Laz yerleşimi
■ Başköy'e bağlı Nobağleni mahallesi iken 19.01.1959'da aynı adla köy oldu. 1960'ta adı değiştirildi.
Balıklıköy- Arhavi - ArtvinL2009 A&B:  ■ Laz yerleşimi
Dülgerliköy- Arhavi (Ortacalar bucağı) - Artvin1876, 1928 S-Tr, K: Potocur süfla  ■ Laz yerleşimi
■ Köyün eski adı Hemşinli kökenine işaret etmekteyse de bugünkü nüfus Lazdır.
Soğucakköy- Arhavi (Ortacalar bucağı) - Artvin1876, 1928 S-Tr, K: Potocur ulya  ■ Laz yerleşimi
Boyuncukköy- Arhavi - Artvin1960e DİE: Parix [ Gürc p'arexi "yayla barınağı" ]
Cumhuriyetmah Arhavi- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: Ç'armati
Yukarıhacılarmah Arhavi- Arhavi - ArtvinL2009 A&B: P'ayante
Aşağıhacılar
mah Arhavi- Arhavi -L2009 A&B: Borğola

Kaynak:Nişanyan Map



17 Kasım 2016 Perşembe

Germakoçi(Dağadamı)

Germakoçi
Germakoçi, Laz halk inancında orman içlerinde yaşayan, uzun boylu, vücudu kıllarla kaplı maymun ile insan arası bir orman yaratığının adıdır. Gürcüce'de Oçokoçi (ოჩოკოჩი) adındaki canavarla aynı özellikler gösterir Megrelya'da Oçhokoçi adıyla bilinen efsanevi yaratık pek çok masal ve efsanenin temel kahramanı olup, bazı varyantlarda bir cadı karısının kocasıdır  ve yamyamdır. Yamyam olmayan hatta safça davranışlarından dolayı kolaylıkla kandırılabilen Trabzon folklorundaki Karakoncolos (yaban adamı) ile benzerlikler göstermesine karşın kendine özgü farklılıkları da vardır.Benzerleri  Amerikan Yerlilerince Sasquash, Nepal'de Yeti olarak isimlendirilen yarı insan dev yaratıklardır.

3 Kasım 2016 Perşembe

Lazlarda İmece(Meci,Noderi)

Meci Noderi
Lazona'da yaşam, doğaya karşı amansız bir mücadeleyi gerektirir. Aileler birçok durumda birbirleri ile karşılıksız ve koşulsuz dayanışma ve yardımlaşma içinde olurlar. Bu, yaşamın her alanını içine almakla birlikte en çok ekim, hasat, ev yapımı, yük taşıma, teknelerin denize indirilmesi ya da çekilmesi gibi zor işlerde ortaya çıkar. Ölüm, doğum, evlilik gibi insanların daha çok manevi dünyalarına seslenen durumlarda da dayanışma çok yoğun olarak yaşanır.
Lazona'da aileler arasındaki bu dayanışma en güzel biçimiyle imecelerde ortaya çıkar. Genellikle kadın ve erkek imeceleri ayrı ayrı yapıldığından isimleri de farklıdır; kadınların imecesine noderi, erkeklerin imecesine de meci denilmektedir. Ama işin durumuna göre kadın ve erkek imecelerinin bir arada yapıldığı da olur. İmeceler bir ailenin tek başına yapamayacağı ya da yapabilse dahi uzun zaman alabilecek işlerde gerek duyulan toplumsal örgütlenmelerdir. Öte yandan imeceler, Laz kültürünün var olma, geleceğe taşıma ve kendini yeniden üretme alanları olmaları bakımından da öneme sahiptirler.
Lazona'da imeceye katılmak erkek ve kadınlar için aynı zamanda bir eğlence anlamına gelir. Bü yüzden ailede kimin imeceye katılacağı bir başka açıdan sorun olur çünkü her yetişkin imeceye katılmak ister.
Ağır iş yaşamının daha çok kadınların üzerine yüklendiği Lazona'da kadın imeceleri erkek imecilerine göre daha katılımlı, coşkulu ve eğlenceli olabilmektedir. İlk baharda tarlaların ekiminden odun taşımaya ve ekinlerin hasadı dahil bütün işler noderi denilen kadın imeceleri ile yürütülür. Bir kadının en iyi yine bir kadın tarafından anlaşılabileceği düşünülürse bu  ahenkli imeceler daha iyi anlaşılacaktır. Zira erkekler  arasında husumet dahi olsa kadınlar bunu kendi aralarında bir sorun haline getirmezler ve birbirlerine yardım etmekten vazgeçmezler. İmecelerde özellikle kadınlar açısından dayanışma duyguları doyuma ulaşır. Yeni dostluklar gelişir, iş yaşamının ağırlığı ve dağınık yerleşimden dolayı nadiren buluşabilen kadınlar bir araya gelirler. İmecede iş şarkıları söylenir. İş sırasında ve arasında kadınlar gruplar halinde şarkılarla karşılıklı atışmalarda bulunurlar.
Öte yandan genç kızlar imecelerdeki çalışkanlıkları ile göze girebilmekte ve evliliklerin yolu açılabilmektedir. Bu yönüyle imeceler düğünlerle birlikte kadınların sosyal ihtiyaçlarını karşılayabildiği mekanlardır.
İmecelerin diğer bir özelliği de her imecenin bir liderinin bulunmasıdır. Bu kişiler nüktedanlığı, toparlayıcılığı ve konuşmaları ile köyün en beğenilen insanlarıdır. Önemli olan çok iş yapmaları değil insanları eğlendirerek, yüreklendirerek, dayanışmaya coşku katarak imeceyi renklendirmeleri, çekici hale getirmeleri ve iyi bir dayanışma örgütlemeleridir. Çoğu zaman insanlar liderin kim olduğuna bakarak imeceye istekle katılır ya da katılmak istemezler.
İmecelerin en çok beğenilen diğer yanı ise o gün hazırlanan özel yemeklerdir. İmeceyi düzenleyen aile o güne has en güzel yemekleri hazırlar. Laz böreği ve baklavası imecelerin gözde tatlılardır. İmece hazırlığı birkaç gün öncesinden başlar. Bunun için yemekleri beğenilen biri aşçı olarak görevlendirilir.
Erkek imeceleri ise genellikle ağır işlerin yapılmasında örgütlenirler. Ev yapımı, büyük ağaçların taşınması, kayığın karaya çekilmesi ve yüzdürülmesi en önemlileridir. Ayrıca yol yapımı ya da onarımı gibi köyün ortak işleri de erkek imeceleri ile yapılır.
Yaşlıların anlatımlarına göre, bundan elli yıl öncesine kadar, aileler insanları imeceye çağırmak için tek tek evleri dolaşmaz, köyün hakim noktasından yüksek sesle bağırarak imece haberini duyururdu. Hatta bu yöntem başka köylerden insanları çağırmak için de kullanılırdı ki Laz kültüründe imeceye katılmamak ancak çok geçerli bir mazeretle mümkün olabilmekteydi.
Erkek imecileri, kadın imecilerine göre daha gürültülü ve güç gösterilerine dönüşürdü. En ağır yükü kaldıran, en çok yük taşıyan ya da iş yapan kişi diğerlerine karşı kendini üstün hissederdi ve herkes tarafından saygı duyulur, büyüklüğü kabul edilirdi.
Erkek imecelerinde ho ho ho hoooooy! Bağırışları ile yankılanır her yer. Hep birlikte ağır bir yükü kaldırabilmek için ön hazırlık, motivasyon ve eş zamanlı yoğunlaşma gereklidir. Helessa yalessa sözleri ile başlayan şarkı bu hazırlığı anlatır. Son aşamada ise hep birlikte ho ho ho hoooooy! bağırışları yankılanır ve yük kaldırılır.
Erkek imeceleri hakkında ilginç anlatımlar bulunmaktadır. Ağaç taşıma imecesinde çok sayıdaki kişi büyük bir ağacı kaldıramamaktadır. Onca çaba boşa çıkar. Bunun üzerine bir çare düşünülür. Katılımcıların coşkusunu arttırmanın tek yolu tulum sesidir. Tulumcu gelir. Taşınacak ağacın üzerine oturur. Tulum şişer ve çalmaya başlar. Coşkuya kapılan imececiler helessa yalessa heyya moli yassa hissa hoooy!... sözleri ile coşku doruğa çıkar ve ho ho ho hoooooy!... bağırışları ile ağaç kaldırılır. Lazona'nın kimi yerlerinde bu görevi tulumcu yerine kemençeci yerine getirirdi.
Laz kadın ve erkek imecelerinin kendilerine özgü şarkı ve rituelleri vardır. Kadın imecelerinde, özellikle ekim sırasında yamo şarkıları söylenir. Yamo, kadınlar arasında en çok söylenen  ve kadın imeceleri ile özdeşleşmiş bir iş şarkısıdır. Kadınlar tarlanın kazılması sırasında bir araya gelirler ve hep birlikte bu şarkıyı söylerler.
Kadın imecelerinde yapılan ve günümüzde artık unutlmuş ilginç bir rituel bulunmaktadır. Mısır ekimi imecesine katılan kadınlar işe başlamadan evvel, tarla  düz ise ortasına, eğimli ise başına bir küp koyarlar. Bu küp ulaşılacak nihayi ortak hedefi işaret eder. Kadınlar ikişerli olup şarkılar eşliğinde tarlayı kazmaya başlar. Kazmaların toprağa her inişini toprak yüzeyinde kazmaların iki kez bir birine vuruşu takip eder. Böylece çok sayıdaki çift aynı anda kazmayı toprağa vurur ve ortak bir tempoyla birlikte ortak bir ritm yakalanmış olur. Hedef tarlanın orta ya da başındaki küpe ulaşmaktır. Bu ise kendi içinde heyecanlı bir rekabet doğurur. İşin sonuna doğru bütün çiftler küpün etrafında birleşirler ve kazmayı vurup küpü kırar. Ardından herkes kazmasını küpe indirir. Küp param parça edilir. Bu, işin bittiğini gösteren son ritueldir. Böylece imece de sona erer.
Bu şarkılar ve ritueller sırasında dayanışma ve birlik ruhu en üst noktalara çıkar, herkes aynı amaç için aynı ruhla bir araya gelir, tek vücut olur.
Ne var ki, bundan sonra yazacaklarım tatlı bir rüyadan uyanmak gibi olacaktır. Ancak artık ne Helessa yalessa ne de Yamo şarkıları kaldı geriye. 1970'lerde çay tarımına geçilmesinin ardından kısa sayılabilecek on-onbeş yıllık bir zaman içinde, geçmişte insanların yaşamlarını sürdürebilmek adına yaptıkları işler yerini meta üretimi ve para kazanma amacını öne çıkaran kapitalist üretime bıraktı. Yine de imecelerde ifadesini bulan dayanışmanın tamamen ortadan kalktığını söylemek çok doğru olmayacaktır. Az da olsa komşular arsında, çay hasadı, odun taşıma ve ev yapımı gibi işlerde yardımlaşma sürmektedir, eski coşkusunu ve anlamını yitirmiş dahi olsa... 
Yazı:Lazuri sayfasından İsmail BUCAKLİŞİ
Fotoğraf:Facebook Bir zamanlar Hopa Grubundan Şadi ZORALİOĞLU


9 Ağustos 2016 Salı

Arhavide Yetişen Armut Türlerin Lazca İsimleri


1-M3xulkalasapi
2-M3xulpaşa
3-M3xulyaği
4-M3xulmbuli
5-M3xulşuka
6-M3xulşekeyi
7-M3xulmakfali
8-M3xulgürci
9-M3xulosure
10-Bağişi M3xuli
11-M3xulgümüçğana
12-M3xulmetaksi
13-M3xulsari
14-M3xultopuyi
15-M3xulpantaçuli
16-M3xulağa
17-M3xuldalkirani
18-M3xulduşeşi
19-M3xulmonduna
20-M3xulrusi
21-M3xulkaoni
22-M3xul3kayi
23-M3xulordonayi
24-M3xulmartili
25-M3xulkva
26-M3xulxeçeçuli
27-M3xulopate
28-M3xulkopa
29-M3xulpipa
30-M3xulgudeli
31-M3xulkukuma
32-M3xulbadi
33-M3xulpa3xa
34-M3xulçipe
35-M3xulmalağure
36-M3xulfeli
37-M3xullazori
38-M3xulbardaği
39-M3xulo3ikale
40-M3xulorko
41-M3xulucuxeli
42-M3xulmja
43-M3xulmçoxa
44-M3xuluça
45-M3xulğvamçita
46-M3xuluça
47-M3xulkçe
48-M3xulxmza
49-M3xulkantari
50-M3xulkoda
51-M3xulkalvartan
52-M3xulkaba
52-M3xulbusti
53-M3xullo3a
54-M3xulkarmate
55-M3xolokka
56-M3xulsevdar
57-M3xulkarpuzi
58-M3xulomurğali
58-M3xulmorgvala
59-M3xulbatumi
60-M3xuljaponi
61-M3xullimoni
62-M3xulkızılcuği
63-M3xuldoktori
64-M3xulpoli
65-M3xulmkepi
66-M3xuldaprani
67-M3xulkukari
Bildiğimiz armut çeşitlerinin Lazca isimlerini yoruma yazalım lütfen..

16 Haziran 2016 Perşembe

Arhavi Cgiyazen(Kemerköprü) Köyünde Ağaç Ev


    Artvin Arhavi İlçesi Kemerköprü Köyü'nde yaşayan değerli hemşerimiz Osman Kaba  hepimizin imrendiği ağaç evlerden birini çam ağacı gövdesine yaptı.Evin adını ise ‘Yeşilden maviye ağaç ev' diye koydu.Karadenizlilerin ileri zekasını ve çalışkanlığını yansıtan ilginç tasarımıyla bu ağaç ev bir çok haber sitesine haber oldu.

10 Mayıs 2016 Salı

Mençuna'şi Geçaçxale(Mençuna Şelalesi)

Resim yazısı ekle

Mençuna Şelalesi
MENÇUNA ŞELALES İ- MENÇUNA’Şİ GEÇAÇXALE

MEVKİSİ ve KELİME ANLAMI:

Arılı köyü hudutları içerisinde olduğu bilinir. Fakat Küçükköy sakinleri de şelalenin kendilerine ait olduğunu iddia etmektedirler. Şelaleye bu adı kimin verdiği, bu adın nereden geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Şelaleye tarafların karşılıklı olarak sahip çıkmaları nedeniyle adının “Mençuna” olduğu rivayet edilmektedir. Zira Lazca bir terim olan “Mençu” kelimesinin Türkçe karşılığıyla; pay sahibi, paydaş, hissedar, ortak, katılımlı, yanaşma anlamına geldiği, “na, la, ya, le, re ile yalın halde i” eklerinin sözcük sonunda kullanılması durumunda ise; yer, yurt veya yöreyi tanımladığını biliyoruz. (Örnek: Boğina, Limxanapuna, Kvalepuna, Kapistona, Oçvetela, Sirya, Opurmole, Omjore, Gonit-i, Çukalvat-i, Çarmat-i gibi…) Böylece; orijini Lazca bir söylem olan MençuNA’şi Geçaçxale adının tam tercümesi: Hisseli Yer, Katılmlı, Ortak Şelaledir. (Yukarıdan aşağıya sesbest düşüşle akan; Damsuyu-Çavlan-Çağlayan ve Şelale gibi su hareketlerine Lazcayla Geçaçxale denir.)
ULAŞIM:
Mençuna Şelalesine; Ortacalar köyüne ait tarihi Çifteköprü mevkisinden kuzey-doğu istikamete yönelip, Kamilet Vadisine doğru dere boyu 4 kilometrelik mesafe kat edildikten ve mevcut akarsuyun güneydoğu tarafına geçildikten sonra, 300–400 (dereden itibaren) metre rakımdaki dağlık ve ormanlık bölgeye yaya olarak tırmanılması sonucunda varılır. Dereden itibaren şelaleye normal yürüyüşle tespit edilen 1460 basamak adımının karşılığı olan 800–900 metre mesafe civarındadır.

Arhavi’nin en önemli tarihi mekânı olan Çifte Kemerköprü’nün yakınında bulunan bu şelale iç ve dış turizm için çok değerli tabiat varlıklarımızdandır. Şelale; kaynağını Arılı dağları sırtlarındaki üç küçük arktan ve yayla pınarları ile bölgede serbestçe akan çaylarının birleşmesi sonucunda oluşan sulardan sağlamaktadır.

Şelalenin fiziki görünümü tetkik edildiğinde, ilk etapta iki kademeli taraçadan meydana geldiği görülüyor. Birinci bölümde; 35 metre yükseklikten akan suyun hiçbir yere çarpmadan alt zemindeki taraçaya dökülmesiyle ilk kısa çavlan oluşur. Kayalık zemine çarpan suların toplanarak tekrar aşağı dökülmesi ile bu defa da 50 metre yükseklikten ikinci bir çavlan olarak kayalık tabana akar. Uzaktan bakıldığında bu iki kademeli, taraçalı çavlanların suları toplam 85 metre yükseklikten ve tek bir şelaleden düşüyormuş gibi algılanır. Şelaleden akan sular en dipte durulandığında 200 metrekare civarında ve yaklaşık olarak 1 metre derinlikte gölalanı oluşur. Şelaleden akan sular tabanda 1 metre yükseklikte ve 200 metrekare gölalanı oluşturur.

Sular, tabanın kayalık ve çanak şeklinde olması nedeniyle oluşan gölden taşarak 15-20 metre düzlem aktıktan sonra yamacın devamı durumundaki dere yatağına doğru hızla düşer. Mayıs ayı sonlarına doğru karların erimesiyle çavlan suyu normalinden çok daha gür durumdadır. Debisinin artmasıyla gölden dere yatağına kesintisiz hızlı su akışına uzak mesafeden bakıldığında; sanki üçüncü bir kademe varmış gibi görülür. Böylece Mençuna Şelalesi; 150 metre yükseklikten ve tek bir çağlayandan akıyormuş gibi insanda algı yanılması yaşatır.

Mayıs ve Haziran ayında karların erimesiyle suyun debisi normalin çok üzerine çıkar. Debinin yüksekliği neticesinde akan suyun çıkardığı gürültünün desibeli de aynı orantıda yüksek olur. Şelaleye çeşitli zorluklar sonucu varıldığında; görüntüsü haşmetli, seyir manzarası ile muhteşemdir. Çağlayandan kayalık zemine gün boyu hızla dökülerek çevreye saçılan sular, çiseyi andıran serpintiler oluşturur. Saçılan su zerreciklerin toz şeklinde insanların üzerine yağması özellikle güneşli günlerde yapay yağmurlama yapıldığı hissini uyandırır. Akabinde; bu zerreciklerinin üzerine güneş ışığının kırılması sonucu vadide gün boyu gök kuşağı oluşur. Özellikle bulutsuz yaz aylarında, gök kuşağını izleyebilmek Mençuna’da bir başka güzelliğe tanık olmak demektir.

Mençuna Şelalesinin çevresinde dinlenme ve etrafında seyir yerleri mevcuttur.

Ali İmdat ÖZÇAKMAK'ın "Dünden Bugüne Arhavi" adlı kitabından alınmıştır

Daha fazla fotoğraf için:Facebook/Arhavi Arkabi Hacişi

23 Mart 2016 Çarşamba

Mşkiri(Baştankara)

Mşkiri
MŞKİRİ=ŞKİDDONİ= YEDİDON.(BAŞTANKARA)
Üzerinde yedi ayrı renk taşıdığı için bu ismi alır.En baskın rengi de Siyah-Sarı ve lacivert ile Beyaz.
Çok kurnaz geçinen ve tuzaktan en çok kaçtığını zanneden fakat başı ile kandara'ya yakalanan avanak kuş.
Bunun sebebi:Kandara'nın içinde bulunan Kendir tohumunun kokusundan uzaklaşmayı bir türlü başaramaması.
Bayılıyor kendir tohumuna.Ayaklarını,tuzak olduğunu fark ettiği at kuyruğu kılı Xaman3asından kurtarmayı başarıyor ama,kendir tohumu kokusuna dayanamadığı için başından yakalanıyor.Tabii hemen müdahale etmezsen boğuluveriyoor.
Kendisini çok severdim.Çünkü o,kuşların palyaçosu olmadık şaklabanlıklar yapar.Ama ne yazık ki kafeste yaşamaya hiç dayanamaz.Hürriyetine düşkündür.Hemen ölür.
Bir gün Kerimişi mısır tarlasında Kandara ağacı dikmişim.Amacım bir tane ötücü Cennet kuşu,yani kirazkullu yakalamak.Kirazkullu ne zaman kandaranın çubuğuna konsa hemen o mşkiri gelir:
-Çin...Çin...Çililili !deyip gezinmeye başlar.halbuki ben onu istemiyorum.Çünkü ötmez ve kafeste yaşamaz.
Bela oldu be!...En sonunda başı ile yakalandı kurtulmak için çırpındıkça kıl halka gerildiği için boğulmaya başladı.Ne yazık ki çocukça ihtirasım yüzünden onu kurtarmaya ağaca gitmedim.Çünkü gidersem kirazkullu kaçacak.Halbuki onun yakalanmasını istiyorum.Nihayet o da yakalandı.Ama bu arada kuşların palyaçosu boğuldu.Kirazkullu da boğulacaktı ama ona yetiştim.Onu kurtardım.
Evvelleri ötmüyordu.Yanına kanarya kafesi koydum.Kanaryanın çeşit çeşit ötüşlerini dinledikten sonra bir hafta sonra o da kanarya gibi ötmeye başladı.
Ama hala bu yüzden boğulmasına göz yumduğum Mşkiri'nin acısı yüreğimde...Allah affetsin...Çocukluk işte...
Yazar:Adil KÜÇÜKAY
Daha fazla fotoğraf için:Facebook/Arhavi Arkabi Hacişi

5 Mart 2016 Cumartesi

Demokrati(Kara Lastik)

Demokrati Karalastik
“DEMOKRAT”
Kara lastik, Trabzon kara lastiği isimleriyle de anılsa bile, biz Lazlardaki adı “Demokrat”tır .
“Demokrat”ın çıkışı 1950’li yıllara dayanır. O zamanlarda ayaklara giyilen çarıklar sert olduğu için ayaklara vurmaya başlayınca şambriyellerden ayakkabı yapılmaya başlandı.
Daha sonraki yıllarda Trabzon’da, hurda araba lastiklerinin öğütülmesi ile kara lastik üreten ve Trabzon'un ilk sanayi kuruluşu olan kara lastik fabrikası kuruldu. Ünü bir anda yayıldı.
“Demokrat” deyip geçmemek lazım herkesi bir şekilde mazilere götürür.
Dağda, bayırda, tarlada, yaylada, suda, çamurda, karda rahatlıkla giyilebilen ve köylüler tarafından ‘4x4’ olarak adlandırılan ayakkabıdır. Temizliği kolaydır. Kir, pas, leke tutmaz.
Kara lastik öyle denenip alınmazdı. Kasabaya giden büyükler tarafından evdekilerin ayak numaraları alınır ve satın alınırdı. Seneye de giyilsin diye 1-2 numara büyük olurdu. Kara lastik, bir kara poşetin içinde eve girdiğinde bir coşku olurdu.
Dik yamaç ve tarlalarda ayaklar rahat ederdi Ancak çorapsız giyildiğinde ayaklar akşama kadar simsiyah olurdu. Ayak terleyince ya da dereden geçerken içine su kaçtığında yürürken "frock frock" diye ses yapardı.
Demokrat’in bayanlar için olanı da vardı. Ayakkabılarının üstüne boncuk ya da renkli ipliklerle işaret koyarlardı, misafirlikte diğer lastiklerle karışmasın diye. Bayanlar titiz olmasına karşın erkeklerde böyle bir durum yoktu ve çoğu erkek misafirlikten ayrı numaralı ayakkabılarla ayrılmıştır. Ertesi günü fark ettiklerinde ise “P’eya mi k’ala maktuu” (Acaba kiminle değişti) derlerdi.


Alt tarafı çok kalın olmadığı için çakıllı yoldaki tüm taşlar hissedilirdi ayak tabanlarında.
Derede yakalanan küçük balıkların canlı olarak eve götürülmesi esnasında oldukça güvenliydi.
Sağlamlığı, tırmanış ve tutunma kabiliyetinin yüksek olması nedeniyle ağaçlara güvenli tırmanmayı sağlardı.
Topun plastik olması şartıyla top oynamaya da uygundu.
Eskimesi tabanının yarılması yada arka kısmının yırtılması şeklinde olurdu. Arka bölümünün yırtılması halinde, bu bölüm kesilerek terlik biçimine sokulur ve ev civarı için ideal bir ayakkabı olurdu.
Annesinin sözünü dinlemeyen çocuklara karşı iç mekandaki güdümlü anne terliğinden sonra dış mekanda en etkili tehdit ve silahtı.
Sağda solda bırakılmış eski ayakkabılar bazı inekler için eğlence aracıydı. Ağızlarına alır, akşama kadar sakız gibi çiğnerlerdi. Otlamayı unuturlardı.
Eskiyip giyilemeyecek hale gelenler itina ile küçük parçalara ayrılır ve soba tutuşturmakta çıra niyetine kullanılırdı. Yok olana kadar hizmet etmeye devam ederdi bu meret.
“Demokrat”, aslında her Karadenizli için bir kültürdür ve her çocuğun bu ayakkabı ile ilgili bir anısı muhakkak vardır.

Yazı ve fotoğraf:İlker ÖZKAN 
Daha fazla fotoğraf için:Facebook/Arhavi Arkabi Hacişi

18 Ocak 2016 Pazartesi

Gresta(Pileki) Mağarası




Rize İyidere ilçesi köşklü köyü’nde Gresta yada pileki adı verilen ve geçmişte üzerinde ekmek pişirilen taşın çıkarıldığı pileki mağarası yaz kış ziyarete açık. Bölgede çay tarımı yapılmadığı dönemlerde köylülerin geçim kaynağı olan pileki taşının çıkarıldığı mağaranın yaklaşık 400 yıllık bir tarihi olduğu tahmin ediliyor. Eskiden insanlar pileki yapabilmek için, pileki hammaddesini oluşturan kaya parçasının izini sürerek mağara içinde yol altına uzanan yollar, merdivenler ve gölcükler oluştu. Geçmişte yöre insanının geçim kaynağı olan pileki mağarasının çayın gelmesiyle tarihe kavuşan mağara bölgenin kalkınması için yaklaşık 3 yıl çalışma sonucu Turizmin hizmetine sunuldu. Tarihten 50 yıl öncesine kadar gelen pileki taşı erkekler tarafından mağaradan çıkartılıp işlenirdi. İşlenen pilekileri kadınlar iple sırtlarına bağlıyarak patıka yollardan 2-3 saat yürüyerek İyidere (Aspet) yalısına getirilerek satışı yapılırdı.
Daha fazla fotoğraf için:Facebook/Arhavi Arkabi Hacişi

14 Ocak 2016 Perşembe

İspanya'daki Serenderler

İspanya’nın kuzeyindeki Bask bölgesinde bulunan ve Karadeniz Bölgesi’ndekinin tıpatıp benzeri olan serenderler yılın her mevsiminde farklı amaçlar için kullanılıyor.
Artvinliler bu özel yapılara “Naliya veya Serender”  derken, İspanyollar ise “Horreos” adını veriyorlar. Genellikle Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Sinop’tan başlayıp Samsun’un Terme ilçesinden devam eden, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin yörelerine has bir mimari yapı olan “serender”, genellikle yiyeceklerin saklanması ve mısır kurutma işlemi için kullanılıyor. Aynı mimari yapıya Kuzey İspanya’da, Bask Bölgesi’nde de rastlanıyor. Üstelik işlevi de aynı, yani yiyecek saklamak ve yiyecek kurutmak için kullanılıyor. Serender yapılar tamamen ahşaptan oluşuyor. Dört adet direk üzerine inşa edilen serenderler bir oda ve 4 bir etrafındaki balkonlardan oluşuyor. Bölgede turizmin başlamasıyla birlikte serenderler yerli ve yabancı turistlerin konaklamasında da kullanılıyor.

Bölge insanları serender ya da naliya adı verdikleri ve yerden yüksekliği yaklaşık 5 ila 7 metreyi bulan bu yapıları özellikle fare gibi kemirgenlerden korunmak için inşa ediyorlar. Bu mimari yapının temel özelliğini, dört direk üzerine oturulmuş bir çeşit oda olması oluşturuyor. Serenderler kare şeklinde inşa edilirken en fazla 25 metrekare alandan oluşuyorlar. Yapının üstünde  sac veya bedevra, harduma adı verilen yassı olarak yontulmuş  ya da kesilmiş tahtalarla bulunuyor. Bu malzemeler yapıya su girmesini engelliyor. Ancak yan duvarlarında 20-30 santim boyunda bir buçuk iki santim genişliğinde ızgaralar bulunuyor. Bu ızgaraların amacının serenderin içerisine hava girmesini sağlamak olduğu belirtiliyor.

Geçmişte insanlar serenderleri fare başta olmak üzere bir çok böcekten ve yabani hayvandan yiyeceklerini korumak için kullanmışlar. Günümüzde işlevselliğini kaybetmeyen bu kültürel yapıları, Artvinliler ve çevre bölgelerdeki insanlar aynı amaçlarla kullanmaya devam ediyorlar. Son baharın gelmesiyle birlikte, bahçelerden toplanan mısır, fasulye ve patates gibi ürünler serenderlerin balkonlarında güneşte kurumaya bırakılıyor. Köylüler bu kültür harikası yapıları modern dolaplardan daha üstün tutuyor. Balkonlarına güneşte kurutulmak üzere asılan mısırlar, fotoğrafçıların çekmekten keyif aldığı kareler arasında yer alıyor. Tarladan koparılan mısırların, önce kabukları sıyrılıyor ve birkaç tanesi bir araya getirilip düğümleniyor. Serendere çıkarılan mısırlar,  kandara denen yuvarlak sırıklarda kurumaya bırakılıyor. 1 ay süren bu kurutma işleminden sonra, mısırlar yine, yöre kültürünün bir yansıması olan su değirmenlerinde öğütülerek un haline getiriliyor.
Alıntı Yazı:08haber.com.
Daha fazla fotoğraf için:Facebook/Arhavi Arkabi Hacişi

6 Ocak 2016 Çarşamba

Tobauça(karagöl)

Arhavi'nin Sidere Deresinde Şenköy civarında doğal olarak oluşmuş göldür.Balık avlamaya ve yüzmeye oldukça müsaittir.

Daha fazla fotoğraf için:Facebook/Arhavi Arkabi Hacişi

5 Ocak 2016 Salı

3ximuntuyi(Muşmula)

Muşmula Kdz. Ereğli bölgesinde ‘Töngel’ ismiyle bilinir. Gülgiller familyasından olan muşmula kış aylarında yaprak döken, eğri büğrü gövdeli, dallı budaklı küçük bir ağaçtır. Çiçekleri beyaz veya pembe renklidir. Meyvesi, buruk ve hoşa gitmeyen bir tattadır. Etlidir. 5 bölmesi vardır. İyice olgunlaştıktan sonra yenir.
Muşmula Faydaları:
* C vitamini ve mineraller açısından zengin olan muşmula, bağırsak ve böbreklerin düzenli çalışmasını sağlıyor.
* Böbrek kum ve taşlarının dökülmesine yardım eder.
* Bağırsakların iyi çalışmasını sağlar.
* İncebağırsak iltihabı, ishal ve dizanteriyi giderir.
* Kan dolaşımını düzenler.
* Sinirleri güçlendirir.
* Mide hastalıklarında faydalıdır.
* Lumbago ve nikriste kullanılır.
* Ana karnındaki ceninin düşmesini önler.
* Muşmula yaprakları şeker hastalığına iyi gelir.
* Muşmulanın çekirdeği idrar artırıcıdır.


Muşmula meyvesi iyice olgunlaşıp tatlandığında meyve olarak yenir. Ayrıca muşmulanın çekirdekleri ve yaprakları da ilaç olarak kullanılabilir. Muşmula çekirdeği idrar arttırır. Muşmula yaprakları kaynatılıp içilirse şeker hastalığına iyi gelir.

Daha fazla fotoğraf için:Facebook/Arhavi Arkabi Hacişi