Artvinliler bu özel yapılara “Naliya veya Serender” derken,
İspanyollar ise “Horreos” adını veriyorlar. Genellikle Orta ve Doğu
Karadeniz Bölgesi’nde Sinop’tan başlayıp Samsun’un Terme ilçesinden
devam eden, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin yörelerine has bir
mimari yapı olan “serender”, genellikle yiyeceklerin saklanması ve mısır
kurutma işlemi için kullanılıyor. Aynı mimari yapıya Kuzey İspanya’da,
Bask Bölgesi’nde de rastlanıyor. Üstelik işlevi de aynı, yani yiyecek
saklamak ve yiyecek kurutmak için kullanılıyor. Serender yapılar tamamen
ahşaptan oluşuyor. Dört adet direk üzerine inşa edilen serenderler bir
oda ve 4 bir etrafındaki balkonlardan oluşuyor. Bölgede turizmin
başlamasıyla birlikte serenderler yerli ve yabancı turistlerin
konaklamasında da kullanılıyor.
Bölge insanları serender ya da naliya adı verdikleri ve yerden
yüksekliği yaklaşık 5 ila 7 metreyi bulan bu yapıları özellikle fare
gibi kemirgenlerden korunmak için inşa ediyorlar. Bu mimari yapının
temel özelliğini, dört direk üzerine oturulmuş bir çeşit oda olması
oluşturuyor. Serenderler kare şeklinde inşa edilirken en fazla 25
metrekare alandan oluşuyorlar. Yapının üstünde sac veya bedevra,
harduma adı verilen yassı olarak yontulmuş ya da kesilmiş tahtalarla
bulunuyor. Bu malzemeler yapıya su girmesini engelliyor. Ancak yan
duvarlarında 20-30 santim boyunda bir buçuk iki santim genişliğinde
ızgaralar bulunuyor. Bu ızgaraların amacının serenderin içerisine hava
girmesini sağlamak olduğu belirtiliyor.
Geçmişte insanlar serenderleri fare başta olmak üzere bir çok
böcekten ve yabani hayvandan yiyeceklerini korumak için kullanmışlar.
Günümüzde işlevselliğini kaybetmeyen bu kültürel yapıları, Artvinliler
ve çevre bölgelerdeki insanlar aynı amaçlarla kullanmaya devam
ediyorlar. Son baharın gelmesiyle birlikte, bahçelerden toplanan mısır,
fasulye ve patates gibi ürünler serenderlerin balkonlarında güneşte
kurumaya bırakılıyor. Köylüler bu kültür harikası yapıları modern
dolaplardan daha üstün tutuyor. Balkonlarına güneşte kurutulmak üzere
asılan mısırlar, fotoğrafçıların çekmekten keyif aldığı kareler arasında
yer alıyor. Tarladan koparılan mısırların, önce kabukları sıyrılıyor ve
birkaç tanesi bir araya getirilip düğümleniyor. Serendere çıkarılan
mısırlar, kandara denen yuvarlak sırıklarda kurumaya bırakılıyor. 1 ay
süren bu kurutma işleminden sonra, mısırlar yine, yöre kültürünün bir
yansıması olan su değirmenlerinde öğütülerek un haline getiriliyor.
Alıntı Yazı:08haber.com.
Daha fazla fotoğraf için:Facebook/Arhavi Arkabi Hacişi
Daha fazla fotoğraf için:Facebook/Arhavi Arkabi Hacişi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder